Türkiye'de önce temel inkılapların yapılması, sonra diğer alanlarda yeniliklere gidilmesi, Türk reform hareketinin birbirini tamamlayan bir süreç şeklinde geliştiğinin bir göstergesidir.
Türkiye'de yenilikler yapılırken şartların ve ihtiyaçların göz önünde bulundurulması, toplumsal gelişmelerde başarılı olmak için zamanlamaya dikkat edildiğini gösterir.
İnkılaplar yapılırken, Avrupa uygarlığı yanında Türk toplumunun ihtiyaçlarının da dikkate alınması, "Türk inkılap hareketinin tüm aşamalarının çağdaş ve ulusal bir karakterde olduğu" yargısını doğrular.
Hukukun kaynağının akla ve bilime dayandırılması, "toplumsal ilişkilerdeki sürekliliği yakalama ve değişen toplumun ihtiyaçlarına cevap verme gereksinimi" temel alınarak açıklanabilir.
Medreselerin kapatılması, Avrupa'nın ağırlık ve uzunluk ölçü birimlerinin alınması, "toplumda belli alanlarda var olan ikiliklerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı" yargısıyla açıklanabilir.
Medeni Hukuk'un kabulüyle toplumda kadın-erkek eşitliği sağlanması ve kadınlara siyasal hakların tanınması, "Türkiye'de sosyal hukuk devleti anlayışının yerleştirilmeye çalışıldığı" yargısını doğrular.
Tevhid-i Tedrisat Yasası çıkarılarak medreselerin kapatılması, eğitim ve öğretim ilkelerinde birlik sağlayarak toplumda kültürel çatışmalara yol açabilecek faktörlerin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını gösterir.
Soyadı Kanunu ile toplumda ayrıcalık belirten unvanların kaldırılması, "halkçılık" ilkesi doğrultusunda düzenlemeler yapılarak "hür, eşit ve kaynamış" bir toplum oluşturulmaya çalışıldığını gösterir.
Türk Dil ve Türk Tarih kurumlarının kurulması, "ulusçuluk" ilkesi doğrultusunda çalışmalar yapılarak, Türklerin kurdukları medeniyetleri ve Türk dilinin öz kaynaklarını ortaya çıkarmaya önem verildiğini gösterir.