Yeni pazar ve hammadde kaynakları bulma arayışının dünya devletlerini karşı karşıya getirmesi, ekonomik çıkarların siyasal eğilimlere yön verdiğini gösterir.
Birinci Dünya Savaşı'nın başlarında Batılı devletler Osmanlıya karşı tutumlarını belirlerken, Osmanlı Devleti'nin jeopolitik konumunu temel almışlardır.
Osmanlı Devleti'nin katılımıyla yeni cephelerin açılması ve Çanakkale Savaşı'nın kazanılması, Birinci Dünya Savaşı'nın uzamasında etkili olmuştur.
I. Dünya Savaşı'nda Arapların Osmanlı'ya karşı İngilizlerle işbirliği yapması, "Araplar arasında milliyetçilik düşüncesinin etkili olduğu" yargısıyla açıklanabilir.
Almanya'nın, Süveyş Kanalı'nı ele geçirmesi için Osmanlı'yı teşvik etmesi, İngiliz sömürgelerine giden yolları kesmeyi amaçladığını gösterir.
I. Dünya Savaşı sırasında İtilaf Devletleri arasında Osmanlı topraklarını bölmeye yönelik gizli antlaşmaların yapılması, Rusya'nın Doğu Politikası'nın diğer Avrupa devletlerince de benimsendiğini gösterir.
Wilson İlkeleri arasında "Her ulus çoğunlukta olduğu yerler üzerinde kendi bağımsız devletini kuracaktır" hükmünün yer alması, "imparatorlukların milletler esasına göre parçalanmasının öngörüldüğünü" gösterir.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra yapılan antlaşmalarla yenilen tarafların ordularının dağıtılması ve ağır silahlarına el konulması, yenilen tarafların savunma gücünün ortadan kaldırılmaya çalışıldığını gösterir.
I. Dünya Savaşı'ndan sonra yapılan antlaşmaların II. Dünya Savaşı'nın çıkmasında etkili olması, "antlaşmaların dünya barışını gerçekleştirmeye elverişli nitelikte olmadığını" gösterir.