XIX. yüzyılın son çeyreğinden itibaren "uluslararası siyasi dengeler" değişmiş, çıkar çatışmaları yeni bir boyut kazanmıştır. Bunda, Osmanlı - Alman yakınlaşması karşısında İngiltere'nin Osmanlı toprak bütünlüğünü korumaktan vazgeçmesi de etkili olmuştur.
XX. yüzyılın başlarında Almanya'nın Osmanlı'yı destekleyici bir tavır sergilemesindeki amacı, hammadde ve pazar ihtiyacını Osmanlı ülkesinden karşılamaktır.
II. Meşrutiyet döneminde Kanun-i Esasi'de değişiklik yapılarak bakanların Mebuslar Meclisi'ne karşı sorumlu hale getirilmesi, "ulusal egemenlik" anlayışının etkinleştirilmesi doğrultusunda bir düzenlemedir.
31 Mart Olayı'nı çıkaranların Osmanlı Mebuslar Meclisi'ni dağıtmayı hedeflemesi, isyanın ulusal iradeye karşı olanlar tarafından çıkarıldığını gösterir.
Birinci Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti'nin İtalya ile anlaşmak zorunda kalması, "Trablusgarp Savaşı'nın Balkan Savaşları sürecini hızlandırması" temel alınarak açıklanabilir.
XX. yüzyılın başlarında Balkan uluslarının Osmanlı'ya karşı bir birlik kurması, Balkan devletlerinin Osmanlı'yı Balkanlar'dan tamamen atmaya yöneldiğini gösterir.
Birinci Balkan Savaşı sonuçlarının İkinci Balkan Savaşı'na yol açması, "Osmanlı'dan alınan toprakların paylaşımında sorun çıktığı" yargısı temel alınarak açıklanabilir.
1913 İstanbul Antlaşması'na göre Bulgaristan'ın kendi sınırları içindeki Türklerin haklarını tanıması, Bulgaristan'da kalan Türklere azınlık statüsü tanındığını gösterir.
Balkan Savaşları sonucunda Batı Trakya ve Ege Adaları'nın kaybedilmesi, etkileri günümüze kadar süren sorunların çıkmasına neden olmuştur