Padişah ile âyanlar arasında Sened-i İttifak'ın imzalanması, âyanlığın önemli bir güç unsuru haline geldiğini ve devletin bu gücü kontrol altında tutma gereksinimi duyduğunu gösterir.
XIX. yüzyılda Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması, devlet yönetimine Bakanlık usulünün getirilmesi, âyanların yetkilerinin sınırlandırılması, yeni iletişim, istihbarat ve güvenlik birimlerinin kurulması, merkezi otoritenin güçlendirilmesine çalışıldığını gösterir.
XIX. yüzyıl yeniliklerinin daha çok azınlıkları devlete bağlamaya yönelik olması, birlik ve beraberliği koruma gereksiniminin arttığını gösterir.
XIX. yüzyıl Osmanlı aydınlarının, hukuka dayalı kurumları olan bir devlet sistemi kurmaya çalışmaları, "yeni bir egemenlik anlayışına ulaşıldığı" yargısını doğrular.
Divan-ı Hümayun'un yerine Bakanlar Kurulu'nun kurulması, Avrupa tarzı bir devlet teşkilatı kurulmaya çalışıldığını gösterir.
Abdülmecid'in, Tanzimat Fermanı'ndaki ilkelere uyacağını belirtmesi, "padişahın da kanun gücünün üstünlüğünü kabul ettiği" yargısını kanıtlar.
XIX. yüzyılda çok sayıda siyasal gazetenin yayımlanması, Fransız İhtilali ile yayılan düşüncelerin Osmanlı toplumunda etkili olmasında rol oynamıştır.
Osmanlı ülkesinde Kanun-i Esasi ilan edilerek seçimlere gidilmesi, "ulus egemenliği" fikrinin uygulanmak istendiğini gösterir.
Kanun-i Esasi'ye göre hükümetin padişaha karşı sorumlu tutulması, "Mebuslar Meclisi'nin hükümeti denetlemesinin engellendiği" yargısıyla açıklanabilir.
Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarının toplumda birleştirici bir etki bırakmaması, "milliyetçilik hareketlerinin giderek güç kazandığı" yargısını doğrular.
Tanzimat döneminde aydınlanma filozoflarına ait eserlerin Osmanlıca'ya ve azınlıkların dillerine çevrilmesi, "halkın siyasal düşüncelerini yönlendirecek gelişmelerin meydana geldiği" yargısını doğrular.
Tanzimat döneminde yönetim ve hukuk alanında yeniliklere ağırlık verilmesi, "devleti çöküntüden kurtarmanın yolunun hukuk sistemi ve yönetim usullerinin Avrupa'ya benzetilmesinden geçtiği" anlayışının benimsendiğini gösterir.
Baltalimanı Ticaret Sözleşmesi'nin Osmanlı aleyhine tek yanlı hükümler içermesi, Osmanlı Devleti'nin ekonomik bağımsızlığına aykırı bir durumdur.
II. Mahmut'un, "devletin kişilerin malına el koyması" uygulamasını kaldırmak istemesindeki amaç "özel mülkiyet"i güvenceye almaktır.
Tanzimat döneminde Arazi Kanunu çıkarılarak, herkesin elinde bulundurduğu top-rağın gerçek sahibi haline getirilmesi, "toprak üzerinde özel mülkiyet kurma" anlayışının benimsendiğini gösterir.
Osmanlı ülkesinde yayılan milliyetçilik düşüncesini Türklerin çok geç benimsemesi, "devletin çok uluslu bir yapıda olmasının birlik ve beraberliği koruma kaygısını ön plana çıkardığı" yargısıyla açıklanabilir.
Islahat Fermanı'nın İngiltere ve Fransa'nın baskısıyla ilan edilmesi, "Avrupalıların Osmanlı'nın içişlerine karışarak reformlar üzerinde etkili oldukları" yargısını doğrular.
XIX. yüzyılda Osmanlı toplumunda kültürel çatışmaların çıkması, "Avrupa tarzı eğitim alan kişilerle eski okullardan yetişen kişiler arasında fikir ayrılıkları oluştuğu" yargısı temel alınarak açıklanabilir.
Tanzimat döneminde kızların okuyabileceği sanat okullarının açılması, eğitim anlayışının değiştiğini, kızların orta öğretimlerinin de devlet görevleri arasına alındığını gösterir.