ELEKTROSTATİK MAKİNELER VE TARİHÇESİElektrostatik makineler bir elektrik enerjisi üreticisidir ve üç temel organı vardır. Üretici, elektrik yükünü oluşturur. Taşıyıcı,üreticinin elektrik yüklediği organdır. Kollektör, (toplaç) ise taşıyıcıdan yük alan parçadır. Çoğu kez yük sivri uçlarla donatılmış tarakla toplanır ve uçlarla taşıyıcıdan, kollektöre aktarılır.
Sürtünmeli makineler bu tür aygıtların en eskisidir. Çok basit ilk örneğinin yapımı 16.yy'ın ikinci yarısına değin iner; bu basit aygıt yün kumaş parçasına sürtünen bir cam tüpten oluşuyordu. 1662'ye doğru Otto von Guericke 'nin makinesi ortaya çıktı: bir kükürt küresinde oluşan bu makine merkezindeki demir çubuk devresinde dönerek bir çuha parçasına sürtünüyordu.
1768'de J. Ramsden , bir başka makine geliştirdi; cam tabladan yapılmış taşıyıcı, altın yaldızla kaplı dört deri yastığa sürtünmekteydi; üretici işlevi gören bu yastıklar makinenin eksi ucuna, yani büyük sığalı iki silindirden oluşan kolektöre geçiyordu. 1840'a doğru, İngiliz mühendisi W. G. Amstrong , bir hidroelektrik makinesi tasarladı. Elektrostatik makinelerin gerilimi, yalıtım zorluklarıyla sınırlı olmasına rağmen her zaman yüksektir; akımları her zaman düşüktür (birkaç mikroamper düzeyinde) bundan dolayı güçleri küçüktür (birkaç kilowatt) ve hacimsel güçleri, indükleme olaylarını kullanan klasik elektromanyetik üreteçlere oranla çok küçüktür.
ÇÜRÜK DİŞLERE ELEKTRİK TESTİTıp alanında kullanılması ise, dişe verilecek zayıf bir elektrik akımı çürük belirtilerini o kadar erken bir aşamada ortaya çıkarıyor ki bunların tedavisi için dolgu bile gerekmiyor. Dişleri elektrikle yoklama fikri ilk 1950'lerde ortaya atılmış olup prensibi oldukça basittir. Zayıf bir iletken olan dişin mine tabakası, ancak çürük başladığında iletkenlik kazanır. Bu, minenin kazandığı süngersi yapıya giren sıvının iletkenliğinden kaynaklanıyor.
Eskiden yapılan denemelerde çok başarılı sonuçlar elde edilememiş. İşin içine lityum pilleri konusunda uzman bir kimyager karışınca teknik son haliyle, hiç acı vermeyen ve dişteki çürük belirtilerini x-ışınlarından kat kat yüksek hassasiyetle ortaya çıkarabiliyor.bu çürük tanısı o kadar erken aşamalarda gerçekleşebiliyor ki sadece fluorid tedavisi dişi kurtarabiliyor.
Kaynak: Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs l996, Sayı: 342
ATIK SULARDAKİ AĞIR METAL İYONLARININ ARITILMASI
Bu suların arıtım yöntemleri arasında: indirgeme-yükseltgeme reaksiyonları, nötralizasyon-çökeltme yöntemi, iyon değişimi ve adsorpsiyon bulunmaktadır. Konumuzla ilgili olan adsorpsiyon yöntemini ele alacağız. Genelde çözeltide çözülmüş halde bulunan maddelerin uygun bir katı yüzey üzerinde tutulması olarak tanımlanmaktadır. Çözünmüş parçacıklar ile adsorplayan yüzey arasındaki çekim kuvvetlerinin türüne bağlı olarak üç değişik adsorpsiyon tipi tanımlanmaktadır.
FİZİKSEL ADSORPSİYON
Van der Waals kuvvetleri olarak bilinen ikincil kuvvetler yüzeye tutunmayı sağlar. Adsorbsiyonun çok yaygın olan bu türünde hemen tüm katılar adsorblayıcı olabildikleri gibi, hemen tüm sıvı ve gazlarda adsorplanan olabilirler.
KİMYASAL ADSORPSİYON
Yüzeye tutunan parçacıklar, adsorplayan yüzeydeki fonksiyonel gruplar ile kimyasal etkileşime girerler.
İYONİK ADSORPSİYON
Yüzeydeki yüklü bölgelere elektrostatik kuvvetler ile çözeltideki iyonik karakterde adsorplananların çekilmesi sonucu oluşur. Yüzeye tutunan iyonlara eş yüklü başka iyonların aynı anda yüzeyi terketmesi halinde ise "sürece iyon değişimi" adı verilir. Pek çok ayrı özelliklerine rağmen, çoğu durumda fiziksel, kimyasal ve iyonik adsorpsiyon arasında kesin bir ayırım yapılamaz.
ELEKTROSKOP
Çalışma ilkesi elektrostatik etkilere dayanan ve bir elektrik gerilimini algılamaya yarayan aygıttır. Genellikle bir ucu yalıtkan bir kabın dışına uzanan bir iletken çubuk ile çubuğun öteki ucundan sarkan bir çift ince altın yapraktan oluşur. İletkene yakınlaştırılan yada değdirilen bir elektrik yükü yaprakların belli bir açıyla açılmasını sağlar.
Yapraklarda indüklenen yada yapraklara aktarılan aynı işaretli elektrik yükü yaprakların birbirini itmesine yol açar. Radyoaktif bir maddeden yayılan ışınım,yüklü bir elektroskoba girerse elektroskop içindeki gazı iyonlaştırır. Ve böylece yapraklardaki elektrik yükü yavaş yavaş azalmaya başlar. Yüklü elektroskop yaprakların yüksüz bulundukları koşullardaki paralel durumlarına geçme hızı var olan ışınım yoğunluğuyla Doğru orantılıdır.